غرس القيم الدينية والتربوية وبناء الإنسان

Blog

Kur’an’ın mucizelerinden biri: Kelimelerin durumlara uygunluğu

Blog

Kur’an’ın mucizelerinden biri: Kelimelerin durumlara uygunluğu

عجائب القرآن

Kur’an’ın mucizelerinden biri, kelimenin anlamını artıran eklemelerdir. Bu özellik, Zülkarneyn’in Gog ve Magog halkından yardım isteyen zayıf insanlarla olan hikayesinde açıklığa kavuşur. Zülkarneyn dedi ki: “”Bana, demir kütleleri getirin.” Nihayet dagin iki ucunu denklestirdigi vakit: “Ates yakip körükleyin” dedi. Demiri bir ates koru haline getirince. “Bana erimis bakir getirin üzerine dökeyim” dedi.Artik Ye’cuc ve Me’cuc bu seti ne asabildiler ne de delebildiler.” [Kehf Suresi: 96-97].

Bir mühendise baraj inşa sürecini, inşaat aşamalarını, alınan planı ve endüstri bilgisini bilmeyenlere öğretme, ödeme, teşvik ve teşvik gibi konuları kapsayan bu kısa ve öz kelimelerle nasıl ifade edeceğini söylesek ne söyleyebilir

“Onlara çalışın dedi, kendisi de çalışıyordu. Demir parçalarını getirin, iki dağın arasına yerleştirin. Sonra üfleyin.” Güçlü bir mühendis olarak, Zülkarneyn söz konusu işi tek başına yapabilecek güce sahipti. Ancak o, insanları işe teşvik etmek, onlara öğretmek ve bu cahil, zulüm altında ezilen, güçsüz ve aşağılanmış toplumdan sanayiciler çıkarmak istiyordu. İşte bu yüzden, “Bana demir bloklarını getirin, iki dağın arasına yerleştirin. Sonra üfleyin” dedi.

O ne zaman çalışır ve onlar ne zaman çalışır? Hangi zamanda onların sırası gelir ve hangi zamanda onun sırası gelir? “Üfleyin” dedi, ve ateşe dönüşene kadar çalıştılar. Sonra “Bana su getirin ve üzerine dökün” dedi

Onların görevi, planın nasıl uygulanacağını araştırmak, toplamak, getirmek ve aşamalara dahil olmaktır. Ancak görevleri ilk aşamada bitmez. “”Bana, demir kütleleri getirin.” Nihayet dagin iki ucunu denklestirdigi vakit: “Ates yakip körükleyin” dedi. Demiri bir ates koru haline getirince. “Artik Ye’cuc ve Me’cuc bu seti ne asabildiler ne de delebildiler.” [Kehf Suresi: 96]

İlk cümlede “فَمَا اسْطَاعُوا” şeklinde “تاء” harfi yoktur, ikinci cümlede ise “وَمَا اسْتَطَاعُوا” şeklinde “تاء” harfi eklenmiştir.

“أسطاعوا” kelimesi daha doğru bir ifadedir.

Özür dilerim, yanıtım yanlıştı. “استطاعوا” kelimesi, “تاء” harfi eklenerek daha doğru bir ifadedir ve kelimenin yapısındaki ek, anlamın artması için kullanılır. Bu nedenle, “استطاعوا” kelimesi, “اسطاعوا” kelimesine göre daha doğru ve tamamlanmış bir ifadedir.

Evet, doğru. “استطاعوا” kelimesi daha uygun ve güçlü bir ifadedir çünkü her kelime, karşısındaki duruma uygun olmalıdır. “فَمَا اسْطَاعُوا أَنْ يَظْهَرُوهُ” ifadesinde, kelime anlamı “onu göstermek için tırmanamadılar” şeklindedir. “وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا” ifadesinde ise kelime anlamı “onu delemediler ve içine giremediler” şeklindedir. Bu nedenle, tırmanmak veya kazmak hangisinin daha zor olduğuna bağlı olarak, “استطاعوا” kelimesinin anlamı daha güçlü ve uygun bir ifadedir.

Evet, doğru cevap “حفره ونقبه” daha zordur. Çünkü bu demirden yapılmış bakırla kaplı bir alaşım, dünyadaki en güçlü alaşımlardan biridir ve ona delmek neredeyse imkansızdır. Ancak üzerinde tırmanmak ve görünmek daha az zorluktur, ancak yine de zorlu bir görevdir. Bu nedenle, “فَمَا اسْطَاعُوا أَنْ يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا” [الكهف: 97] ayetinde belirtildiği gibi, kelime anlamı “onu göstermek için tırmanamadılar ve onu delemediler” şeklindedir.

Her ikisi de hem kelime hem de anlam açısından uygun bir şekilde ele alınmalıdır. Ancak barajın kazılması, ona tırmanmaktan daha güçlü bir işlemdir.

Kur’an-ı Kerim’deki Kelimelerin Harika Kullanımı

Kur’an’ın harikalarından biri, her kelimenin doğru yerde kullanıldığında faydalı olmasıdır, başka bir yerde kullanılsa bile aynı etkiyi yaratmaz.

İbn Kutayba -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedi: “Ey Muhammed! Baksaydin günesin dogdugu zaman magaranin sag tarafina yöneldigini, batarken de sol taraftan onlari makaslayip geçtigini görürdün. Onlar, magaranin genis bir yerinde idiler. Iste bu Allah’in mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, iste o, hakka ulasmistir; kimi de hidayetten mahrum ederse, artik ona dogru yolu gösterecek bir dost bulamazsin”
[Kehf Suresi: 17]”

Daha az bilgi sahibi olan bazı insanlar şöyle dediler: “Bu ifadenin ne faydası var? Güneş sabah ve akşam mağarayı neden çevreler”

[Kehf Suresi: 17] ” Ey Muhammed! Baksaydin günesin dogdugu zaman magaranin sag tarafina yöneldigini, batarken de sol taraftan onlari makaslayip geçtigini görürdün”

Bazı bilgisiz insanlar, “Bu sözde ne yeni var? Güneşin doğarken sağda olduğu ve battığında solda olduğu biliniyor.” diye sordular.

O şöyle dedi: “Allah (cc), gençlerin iyiliği için lütfunu ve onları uykuda korumasını ve uyumak için en iyi yerleri seçmesini göstermek istedi. Bize onları dağın içindeki bir mağaraya yerleştirdiğini öğretti – “dağın içindeki mağara” güneşin ulaşamadığı bir yerden bahsediyor – ve onları gökyüzündeki yıldızların doğru hizasına yerleştirdi. Bu nedenle, güneş doğarken onları sağ taraftan çevreler ve battığında da sol tarafından çevreler, ama asla içeri girmez ve denizinin zararlı etkilerinden korur. Rüzgarın serinliği ve tazeliği içlerine dolarken, mağaranın sıkıntısı ve darlığından kurtulmuş olurlar.” [12]

Öyleyse, bazıları tarafından düşünüldüğü gibi bu sözler sadece bir şeyler söylemek için söylenmiş sözler değildir. Hayır, bu sözler, Allah’ın bu inanan insanlara olan lütfunu ve onlara iyilik yapma şeklini gösteren büyük ve farklı anlamlar içermektedir. Allah, onlara iyilik yaptıkları gibi, onlara iyilik yapmıştır.

Paylaşmak

Tags

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Tags

Scroll to Top